bursa escort görükle escort bayan
bursa escort görükle escort bayan
bursa escort bursa escort bursa escort bursa escort bursa escort alanya escort bayan antalya eskort eskişehir escort mersin escort alanya escort bodrum escort bayan alanya transfer
escort bursa bursa vip escort görükle escort escort bursa bayan escort görükle escort escort bursa escort bursa escort bursa escort bursa escort bursa alanya escort bayan antalya eskort eskişehir escort mersin escort alanya escort bodrum escort bayan vip transfer alanya porno izle porno izle sikiş izle sikis izle mobil porno izle porn izle hd porno izle“cahil”likten veya toplumsal duyarlılıktan ne kadar kopuk olduğumuzdan öte aslında bir canlı olarak ‘’İnsan’’ın içgüdüsel olarak verdiği bir hayatta kalma dürtüsüyle ilintilidir. İnsanlar, beliren bu dürtü toplumsallaştıktan sonra artık bireysel psikolojiden bağımsız olarak bir ‘’Kitleler Psikolojisi’’ silsilesiyle hareket etmeye başlar. Kitleler psikolojisi, bireyin belli bir toplumsallık içinde nasıl bir mantık içerisinde hareket ettiğini açıklar.
Ben, halkın genel olarak ‘’bilinçsiz’’ ve ‘’cahillik’’ olarak yorumladığı dün ki olayları hem okuduğum bölüm gereği hem de son dönem okumalarımın etkisiyle bir psikolojik ‘’olay’’ olarak değerlendirdim. Gustave Lee Bon ‘’The Crowd’’(Türkçe çvr. Kitleler Psikolojisi) adlı eserinde şöyle der:’’Kitle içinde olmanın ve toplumsallaşmanın etkisiyle bireyin mantıki ve akli beyin faaliyetleri önemli bir derecede düşer’’. Burada Lee Bon şunu kastetmektedir: Birey , bir kitle içindeyken iradi olarak atıl kalır ve kendi geliştirmiş olduğu reflekslerle değil genel olarak içinde olduğu kitlenin gösterdiği refleksler doğrultusunda hareket eder. Bu hem içgüdüsel olarak canlıların hem de ayırt edici özelliğiyle-sosyal bir canlı olması-insanın doğasında bulunur. İnsan ise bu içgüdüsel olarak geliştirdiği ve sosyal olarak uyumsuzluk yaşayacağı birçok yönünü törpüler. Eğitim bunların en etkilisidir.
Tabi ki ülke insanımızın bu tarz ‘’infial’’ durumlarında ortaya koyduğu tablo salt psikolojik tahliller ve kuramsal bakışlar altında tahlil edilirse eksik bir inceleme olur. Özellikle dünyanın diğer ülkelerinde, bu tarz durumlarda genel olarak insanların -gerektiği gibi-duyarlı ve vatandaşlık bilinciyle davrandıklarında ülkemizde saygıyla anılır.(Örneğin 2011 yılında 9.0 şiddetinde bir depremle sallanan Japonya’daki halkın tepkisi buna örnektir).Fakat aynı felaketler bizim ülkemizde olduğunda karşınıza çıkan tablo tam bir kaostur. Elbette bunun nedenleri var. Bunları geniş geniş ele alamayız belki ama birkaç tanesini kıyaslayarak görelim. Türkiye’de kişi başına düşen eğitim süresi(okul öncesi eğitim bu oranı değiştirebilir) 6.5 yıldır. Yani Türkiye toplumu henüz ilkokul 6. Sınıf öğrencisidir. Japonya ile karşılaştıracak olursak; Japonya’da kişi başına düşen kitap okuma sayısı yılda 24’tür.Türkiye’de ise 10 yılda sadece 1 tanedir. Eğitim görmeyen ve kitap okumayan bir ülkeyiz. Haliyle dün gece sokağa çıkma yasağı ilan edildiği anda ve 2 saat sonrasını kapsayan süreçte vermiş olduğumuz tepkilerin bu denli güdüsel ve vahşi doğamızdan gelen tepkilerimizin sebeplerinden biri de eğitimsizlik. Yani sosyal medyanın da çoğu kez dillendirdiği gibi ‘’Eğitim şart’’.